“Oyuncağımız yoktu. Yokluk zamanları. Kendimiz yapardık oyuncaklarımızı. Oyuncağımız yoksa da sokaklarımız vardı. Sokaklar çocuktu. Çocuklarını yitirdi o sokaklar. Çatışmalarda, savaşlarda, göçlerde; isimlerini yitirdi. Çocuklarını arayan sokaklar var şimdi. Anılarını arayan sokaklar… Kokusunu, kimliğini, belleğini…
Sokaklar yarıldı, ayrıştı, küflendi, çürüdü, dilsizleşti. Şimdi birbirinden renkli oyuncaklar var; oyuncakların çocuklarını yitirdiği sokaklar… Yurtsuz, kimliksiz, yaralı…
Şimdi vicdanını yitirmiş, kurtarıcısından kurtulmaya iç çeken sokaklar var!”